
bok bi o kalmıştı hd izleme seçeneği ile sinemaya girdi. Şimdiyse benim anneanneme bu gece
eve ne amaçla gidemeyeceğime konusunda bir masal uydurmam gerekiyordu; tek
sorun onun masallara benim civarı kolay inanmamasıydı.
Yol boyunca kimseden ses çıkmadı. Her Biri bok bi o kalmıştı izle oturduğu yerde
somurtuyordu; yalnızca arada, kırmızı ışıkta durduğumuzda Jesse
direksiyona parmaklarıyla vurup tempo tutmuştu. Onun dışarısında arabada
ölüm sessizliği vardı. Normalde, durum ne civarı kötü olursa olsun, yolda
Vosvos'umuzla giderken birçok sıkılmazdık. Ya ben ve Jesse gevezelik eder
Ziya'yı kızdırırdık; ya Jesse ve Ziya kavga ederlerken ben eğlenirdim; ya da
biz Jesse'yle müzik seçimi yüzünden tartışırken Ziya ikimize ansızın bağırıp
o "gürültüyü" kapatmamızı söylerdi. Jesse metal ve rock müzikten
hoşlanırdı. Ben genelde ona uyardım. Ziya ise tabiatı gereği "musiki
şinas"tı; Türk Sanat Müziği severdi. Bol çeşnili bir zevkimiz vardı; hatta
arada hep beraber türkü çığırdığımız bile olurdu.
Fakat bu gece değil müzik dinlemek, bir iki tümce dışarısında kimse
konuşmamıştı. Benim de ağzımı açmaya niyetim yoktu. Belki kalabalık
yüzündendi; normalde Vosvos'ta yalnızca üçümüz olurduk ve ben istediğim
kadar maymunluk yapabilirdim. Ama şimdi ötekilerin, öncelikle de Ömer'in
yanında bir şey demeye cesaret edemiyordum. O civarı gergin ve sinirliydi
ki, ortam da gerilmişti. Her Birimiz endişeleniyorduk tabii ama hiçbirimiz
Ömer'in yaptığı benzeri kırmızı ışıkta duran Jesse'yi azarlamaya kalkmamıştık.
Oraya ilk olarak gitmek istemesini anlıyordum ama bana kalırsa Jesse'nin
sabrını da, kendi şansını da zorluyordu.
Yaklaşık yarım saatlik bir yoldan daha sonra Ümraniçin'ye varmış, Ömer'in
tarifiyle adresi bulmuştuk. Kayıp ekip görev amaçlı buraya gönderilmişlerdi ve
ne olduysa da burada olmuştu. Minibüsle arka bok bi o kalmıştı izle mahallelere gerçek yol aldık.
Dkinci ekip de bizi izliyordu. Ömer'in talimatıyla inşaatların olduğu ıssız bir
bölgeye girdik. Gösterdiği yerde artık inşaat halinde bir apartman vardı.
Beş katlı bir binaydı ama daha duvarları bile yoktu; yalnızca tuğla ve
betondan meydana iştirak eden büyük bir yığındı sanki. Etrafında da ona aynı başka
yarım inşaatlar ve beton yapılar vardı. Çok ıssız bir yerdi; en yakın evin
ışığı bile çok uzaktaymış benzeri görünüyordu. Bizimkilerin ne amaçla buraya
göreve gönderildiklerini tanımlamak hiç güç değildi; bu tekinsiz arazide garip
şeylerin olması çok olağandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder