26 Nisan 2016 Salı

wolf totem kurt totemi full izle


wolf totem kurt totemi  hd izleme olanağı ile sinemaya gelecek

Gillibrand ağırlığını kontrol koluna vererek 

geriye döndüğü zaman Mosquito, buzlu wolf totem kurt totemi izle yolda kayan

bir araba gibi âdeta boşlukta kaydı. Bir Mes-

serschmidt 110'un soluk mavi karnı tam Gillibrand'ın

nişangâhı önünde belirdi. Her şey bir an

için yavaşlamış göründü; 110 kaçmak isterken

pervanesi koşmak için çabalayan bir adamın

kollarına benziyordu. Gillibrand kanatların ortasındaki

bir noktaya nişan aldı... Kontrolü sağlamca

tuttu ve makinelinin düğmesine bastı.

Gözlerinin önündeki tablo birden bulandı ve

havada patlayan Messerschmidt'le çarpışmaktan

kurtulmak için kontrollara abandı. Simsiyah duman

bulutundan çıktığı zaman alandan biraz

uzaklaşmış olduğunu gördü. Messerschmidt'ler

bombardıman için hazırlanıyorlardı. Gillibrand

aslan gibi kükreyerek uçağı çevirdi ve alana doğru

yaklaştı.

Alanda herkes şaşkınlık içindeydi. Kimi kum

torbalarının arkasına, kimi karyolaların altına

sinmiş, kimi ağzı bir karış açık pencereden bakakalmıştı.

Herkes birbirine bağırıyordu, ama top ve

makineli ateşinin gürültüsünden anlaşmak mümkün

değildi. Alanın hemen karşısındaki meyhanede

herkes Hilde'nin odasına toplanmış, yataktan

kalktıkları kılıkta, tehlikeyi hiç düşünmeden

pencereden sarkmış, Mosquito'nun akla durgunluk

veren hareketlerini izliyordu.

Messerschmidt'lerin telsizleri de durmadan çalışıyor,

öfkeli sesler duyuluyordu. Filo komutanı

sabırsızlıktan çatlıyordu. Saldırı saniyesi saniyesine

hesaplanmıştı; uçaklar bombalarını çoktan

atmış, üslerine dönüyor olmalıydı. Spitfire'ler

birkaç dakikadan beri uyarılmış olacaktı... Fakat

Mosquito'daki deli yüzünden hiç bir uçak normal

bombardımanını yapmak olanağına sahip değildi.

Filo komutanı, önce bu deliyle uğraşmak için

bombardımanı ertelemeye karar verdi, sonra kulaklıklarda

sert emri duyuldu...

Messerschmidt'ler Gillibrand'ın iki tarafından

yanaşarak onu makasa almak istediler. Kanadalının

cevabı, uçağı sancak tarafına döndürmek

oldu. Messerschmidt'in korkuya kapılan pilotu

hemen kaçtı, ama neredeyse bir telgraf direğine

bindiriyordu. Pilotun sinirleri, Gillibrand'ın mermileri

sancak motorunu çok az farkla ıskalayınca

büsbütün bozuldu.

Savaş otuz saniye kadar sürdü. 110'lar peşi peşine

saldırıyorlar, ama Gillibrand, canına önem

vermeden her saldırıyı başarıyla sıfıra indiriyordu.

Avcılar birkaç bomba attılar, ama bu bombalar ya

rastlantı ya da sinir bozukluğundan bırakılmış

olmalıydı, çünkü alana pek zararları dokunamadı.

Gillibrand'ın delicesine yaptığı manevralar wolf totem kurt totemi izle  düşman

kadere tutsak full izle


kadere tutsak  hd izleme seçeneği ile ekrana çıkıyor

Barrett dalgın dalgın başını salladı. kadere tutsak izle  Cebinden

bir kibrit çıkartıp dişlerini karıştırdı, sonra bı-

yıklarını burdu ve başını kaldırıp Grenville'e baktı:

-«Roy, Charley'i hatırlar mısın, hani geçen

yılki şu iri cins köpeği?»

Grenville, sanki karşısındaki aklını yitirmiş gibi

baktı:

-«Elbette hatırlarım.» Barrett

yine başını salladı.

-«İyi bir köpekti... Onu severdim. Köpeklere

karşı içimde yumuşak bir nokta vardır... Çoğu

kez onları insanlara tercih ederim. Charley'i çok

severdim. Ona ne olduğunu hatırlar mısın?»

-«Bir kamyonun altında kalmıştı, değil mi?»

-«Evet. Önceleri iyileşeceğini düşünmüştüm,

fakat acı çekiyordu, Roy... Belkemiğinde bir şey-

ler vardı. Onu iki hafta iyileştirmeye çalıştım, ama

durumu gittikçe kötüledi. Kimi geceler sabaha

kadar uyanık yatar, zavallının iniltilerim dinlerdim.

Dayanabildiğim kadar dayandım, ama bir sabah

onu vurdum. Sana bunu söylüyorum, Roy...»

Grenville'in yüzü asıktı:

-«Bana bunu neden söylüyorsun?»

Barrett, oturduğu yerde biraz dikleşti.

-«Kimi zaman merhametli olmak için zalim

olmak gerektiğini söylemek istiyorum... Kimi zaman,

acı çeken birini, acısını dindirmek için öldürmen

gerektiğini anlatmak istiyorum.»

-«Bunu hepimiz biliyoruz, öyle değil mi? Amaç

nedir?»

-«Bildiğimiz bir şey yok Roy... Hayvanlara

uygulandığını biliyoruz, ama elbette, bunu insanlara

uygulamayı düşünmeyiz: Doktorun bulunabileceği

yerlerde ve barış zamanında böyle bir şey söz

konusu olamaz... Kimi zaman doktorların da acı

dindirmek için öldürmek zorunda kaldıklarını

duydum...»

Grenville gergin bir sesle:

-«Allahım seversen, ne demek istiyorsun?»

Diye sordu. Barrett derin bir soluk aldı.

-«Gestapo'nun nasıl olduğunu biliyorsun, değil

mi Roy? İstedikleri bilgi sahibi olan kişilere neler

yaptıklarını da bilirsin. Bir dostunun onlar

tarafından yakalandığını, acı çektiğini, işkence

içinde kıvrandığını düşünelim. Sen olsan ne yapardın

Roy? Eğer elinde bir uçak ve atacak bomban

olsaydı ne yapardın?»

Grenville'in yüzü birden sapsarı kesildi.

-«Allahını seversen ne söylemek istiyorsan

söyle. Ne oldu?»

Barrett oturduğu yerden kalktı ve iri elini Roy

Grenville'in omuzuna koydu.

-«Bağışla Roy. Çünkü ikinizin sıkı dost oldu-

ğunuzu biliyorum. Bergen'deki  kadere tutsak izle bina Gestapo'ya ait

mr.right full izle

işkence odası hd izleme seçeneği ile ekrana geldi

parmakları gerildi:

«Bu isten böylesine kolaylıkla mr.right izle  kurtulamayacaktı!

Demek ki küçük serseri artık bir erkek olduğunu

düşünüyordu ha? Pekâlâ, küçük kahraman. Şimdi

bakalım ne kadar cesaretin var anlarız!..»

Mosquito'nun iskele kanadı sahile doğru yattı.

Sahil çizgisi, önceleri çok gerilerde kalmışken,

şimdi uçuş yönünde uzanıyordu. Pusulanın oynak

göstergesi düzeldi...

Gillibrand, Jimmie'nin şaşkın bakışlarını yakaladı.

Dudakları, acı bir gülümsemeyle gerildi.

-«Sakın yine rotadan çıktığımızı söylemeyesin,

küçük. Ne yapacağımı biliyor musun?» Jimmie

başını sallarken, gözlerinde belirsiz bir alarm ifadesi

vardı: «Sana borcumu ödüyorum, küçük.

Birdenbire nasıl erkek olabildiğini anlayacağız.

Sen ve ben biraz eğleneceğiz, sâdece ikimiz!...»

Kulaklıkta duyulan Jimmie'nin sesi titrekti.

-«Aldığımız emir, resimleri çeker çekmez

doğruca üsse dönmekti. Bu resimlerin önemli olması

gerekir.»

Gillibrand kaba bir kahkaha attı.

-«Daha şimdiden korkmaya mı başladın? Burada

emir veren yalnız benim.. Biraz bekle küçük..

Seninle işim bitinceye kadar sabret. Ondan sonra

eski erkekliğin kalmayacak...»

Kanadalının öfkesi bütün geleneksel tedbirlerin

dışına çıkıyordu. Eğer küçük serseriyi mahvedecekse

ve bunu bir savaş gemisinin yanından uç-

quito, sonsuzluğa kadar uzanan mavi gökyüzünde,

sahile paralel olarak, öfkeli bir an gibi uçuyor ve

bütün tehlikelere meydan okuyordu...

Tuğgeneral sustuğu zaman odada meydana gelen

sessizlik içinde, dışarıdaki karaağaçların üstünde

yuva yapmış kargaların gaklaması duyuluyordu.

Grenville, duygularını çok hâkim olabildiği halde,

bir an için şaşkınlığını saklayamadı.

Tuğgeneral hem Davies'e hem de Grenville'e

birer sigara ikram ederken:

-«Şimdiye kadar yaptıklarınızın ne kadar

önemli olduğunu şimdi anlarsınız..» Dedi. «Binanın

tahrip edilmesi gerek...Bir başarısızlığı dü-

şünemiyoruz bile. Grenville harekâtın önemini

bilmekle omuzlarına ağır bir yük biniyor, bunu

biliyorum, ama harekâtın ne olduğunu bilmen

gerekirdi. Sana son derece güvenimiz olduğunu

gururla söyleyebilirim. Sormak istediğin bir şey

var mı?»

Grenville başını evet anlamında salladı.

-«Bizi ne zaman göndermeyi düşünüyorsunuz?»

-«Harekâtın tanı gününü söylemek yetkisinde

değilim, ama eğer her şey yolunda gidecek olursa

bir aya kalmaz. Böyle olması gerekir, çünkü...»

Tuğgeneral birden sustu. Grenville, onun bakışlarını

izleyince, kapının üzerindeki mr.right izle  kırmızı işaret


işkence odası full izle

ü
işkence odası hd izleme seçeneği ile sinemaya geldi

-«İzinde olduğun sırada ona bakmamı işkence odası izle istiyorsun.

Ne yapmamı istersin?» Gillibrand sevinerek

Maisie'ye döndü.

-«Geceleri oğlanın yatağında tek başına titrediğini

düşünmek istemiyorum. Buraya gelirse belki

onunla biraz konuşur... Ona cesaret verebilir, onu

biraz olsun gerçeklerden uzaklaştırabilir-sin. Hem

bu civarda kız arkadaşın da vardır.

Onu birisiyle tanıştıramaz mısın? Elinden geleni

yapmaya çalış, küçüğüm.» Maisie ağır ağır:

-«Pekâlâ,elimden geleni yapacağım.» Dedi.

Gillibrand uzanıp Maisie'yi kendisine doğru

çekti.

-«Tanrım, sen gerçekten bir meleksin! Eğer

Joyce'den başkası olsaydı, emin ol iznimi burada,

senin yanında geçirirdim. Sen gerçekten de iyisin!»

Maisie, Gillibrand'ın öpüşüne hırsla cevap verince,

Gillibrand çok şaşırdı. Maisie birden ondan

kurtulup arabadan indi. Konuştuğu zaman sesi

boğuk ve uzaktan geliyormuş gibiydi.

-«Geç kaldım. Döndüğün zaman görüşürüz.»

Gillibrand, direksiyonun başından uzanarak el

salladı.

-«Peki küçüğüm... Kendine iyi bak. Yakında

yine görüşürüz.»

Maisie arabanın hareketini beklemeden koşarak

uzaklaştı. Hanın kapısına yaklaştığında hüngür

hüngür ağlıyordu.

Anson'un birinci motoru çalışınca, sancak tarafındaki

kanadının ucuna konmuş olan birkaç

serçe ürkerek kaçıştı. Uçuş elbisesi giymiş, baş-

lığını ve paraşütünü takmış olan Bergman, Grenville'e

dönerek elini uzattı.

-«Eh, tamam sanırım... Scotland'a gidiyoruz,

iyi hava raporunu alınca da ver elini Norveç. Allahaısmarladık,

Roy, şansın açık olsun.»

Fazla duygulu olduğu zaman Grenville'in sesi

-«Şansa bizden çok senin ihtiyacın var.. Kendini

boş tehlikelere atma.» Bergman gülümsedi.

-«Elimden gelirse yakalanmamaya bakacağım.»

Grenville daha sert sesle:

-«Yakalanmamaya bak.» Dedi.

Makinistler uçağın iskele tarafındaki motoruyla

uğraşıyorlardı. Motor iki kez çalıştı, ama tekrar

sustu. Beklemekte olan iki adam dönüp baktılar.

İkisi de içinde bulundukları andan biraz olsun sıyrıldıklarına

memnundular.

Motor tekrar çalıştı, bu kez sesi düzgündü. Bergman,

mavi gözlerini tekrar Grenville'e çevirdi.

-«Hilde'yi unutmazsın değil mi? Neden onu

görmeden gittiğimi umarım anlatırsın?» Grenville

başını salladı.

-«Söyleyeceğim.. Sen onu hiç merak etme.

Ona gereken ilgiyi göstereceğiz.» işkence odası izle Bergman

gülümsedi.

sen benimsin full izle


sen benimsin hd izleme seçeneği ile ekrana geldi

Grenville sessizdi. Bulunduğu yerden sen benimsin izle  Bergman'-ın

göremediği bir şeyler görüyordu...İncecik bir sirüs

bulut grubu, fiyordun üzerine doğru geliyordu.

Sirüs bulut grubu iki mil genişlikten fazla değildi

ve bulutun arasından kara bulanık olarak

görülebiliyordu. Eğer bulutlar fiyorda iyice

yaklaşırsa, kameranın objektifini bulandıra-caktı.

Bir dakika sonra durumu Hoppy de doğruladı.

-«Şu bulutlar işi bozacaklar, kaptan. Bulutların

altına inemez miyiz?»

Grenville yine bir küfür savurdu. Buraya gelinceye

kadar tek buluta rastlamamışlardı, oysa

şimdi hedefleriyle aralarına işlerini bozacak bir

bulut perdesi girmek üzereydi. Sirüs bulutlarına

bakarken acele bir hesap yaptı. Bulutlar yaklaşık

olarak 7200 metreyle 1800 metre altlarında

görünüyordu. Fazla uzak sayılmazdı, ama önemli

olan birkaç bin metreydi. Alman avcı uçakları,

deniz dibinden yüzeye doğru hızla yükselmekte

olan köpekbalıkları gibi harekete geçmiş olmalıydı.

Uçaklar 6000 metreye kolaylıkla ulaşabilirlerdi,

ama maksimum yükseklik tavanı olan 6000

metreden yukarı çıkamazlardı. Eğer uçağın yüksekliğini

düşürecek olursa, avcıların eline düşmüş

olacaktı.

Sert bir sesle Bergman'ı aradı.

-«Dinle! Bir an için güvenliği unut. Şu bulu-

tun altına inebiliriz, ama bir kumar oynamış sayılırız.

Başarabiliriz, ancak Alman avcıları da ba-

şarılı olabilirler. Ayrıca, üstümüze çıkacak olurlarsa,

bizim için yükselebilmek tehlikeli bir serüven

olur. Bu işi başka bir güne erteleyemez

miyiz? Refakatle birlikte buraya bir keşif uçağının

gelmesi sakıncalı mı?»

-«Mümkün olursa buraya refakat göndermek

istemiyoruz, Roy. Niyetimizi açıkça ortaya koymuş

oluruz.»

-«Bu iş, hayatımızı tehlikeye atacak kadar

önemli, öyle mi?»

-«Son derece önemli!»

«Şu halde yükseklik kaybedip bulutun altına

*girerek şans denemek istiyorsun..»

-«Mümkünse evet.»

Grenville hemen uçağı burnunu aşağıya doğru

çevirdi. Fiyorda henüz birkaç mil uzaklıkta bulundukları

için dalışı sert yapmadı. Altimetrenin

ibresi ağır ağır rakamların üzerinde dolaşmaya

başladı... 8700 metre... 8100 metre... 7500 metre

...Grenville'in dişleri sıkılmıştı, elleri terliyordu.

Focke-Wulf'lar onun aklını kaçırdığım düşüneceklerdi...

7050 metrede buluta ulaşıp bir saniyede geçtiler.

Arkalarında kalan bulut, onları yükselmekte olan

uçaklara karşı bir siluet halinde gösterecek ti.

Karadan ateş edilmiyordu ve bu iyi sen benimsin izle  bir işaretti.

angry birds full izle


angry birds hd izleme seçeneği ile sinemaya geldi

-«Eğer ağzını sıkı tutacak olursan...  angry birds izle Belki

birkaç şey anlatabilirim.»

Maisie hemen söz verdi:

-«Kimseye söylemem. Söz. Nereye baskın yaptınız?»

-«Norveç sahillerindeki bir konvoya. Canlarına

okuduk. Jimmie sana anlatır.»

Maisie, sağa sola kaçamak bakışlar fırlatan

Jimmie'ye baktı.

-«Gemi hatırdınız mı?»

Gillibrand uzun ve gür bir kahkaha attı.

-«Gemi batırdık mı? Eh, Hitler'in savaş gemilerinden

biri eksildi, bebeğim. Bize ateş etti ve

sancak tarafındaki kanadımda bir delik açtı, ben

de onu batırdım. Kanadımda açılan deliğin parçaları

belki hâlâ düşüyordur.»

Maisie'nin kara gözleri iri iri açılmıştı ve heyecanlandığı

belliydi.

-«Kanadında büyük bir delikle alana inen

senin uçağın mıydı?»

Gillibrand sırıttı.

-«Demek ki seyrediyordun.. Evet benim uçaktı.

Sâdece kanadımızdaki delikle de kalmadık. Küçük

sana anlatır...»

Gillibrand'ın konuşması bittiği zaman Maisie ne

söyleyeceğini bilemiyordu, sâdece:

-«Oooh, tasavvur edemiyorum!» Diye mırıldanabildi.

Gillibrand iri elini salladı.

-«Boş ver canım, bu da birşey mi? Bundan

daha iyi olan yüzlerce şey anlatabilirim... Belki bir

gün anlatırım... Hey, ne oldu, küçük? Nereye gidiyorsun?»

Jimmie birdenbire sallanarak kapıya doğru yü-

rümüştü. Gillibrand onun arkasından fırladı, biraz

sonra yalnız döndü.

-«Garip çocuk!.. Yanında kalmamı istemedi.

İyileşince geleceğini söyledi.» Maisie:

-«Ona fazla içirmemeliydin. Henüz çocuk denecek

yaşta.» Dedi. Gillibrand'ın kaşları çatıldı.

-«Ne yapılabilir? Öğrenmesi gerekiyor. Bu zor

bir oyun... Oyunda kalabilmek için her şeye göğüs

germesini bilmen gerekir.»

-«Onu bu şekilde alıştıramazsın. Bu sabahki işonun sinirlerini bozmuş anlaşılan.. Sen olayı anlatırken

onun gözleri birer cam parçası gibiydi.»

Kanadalının birden dişleri sıkıldı.

-«Dur bakalım bir dakika! Jimmie hiç bir şeyden

korkmaz ve sen de bu sözünü hiç unutma!.. İyi bir

çocuktur... Anladın mı?» „

Maisie, Gillibrand'ı yatıştırmak istermiş gibi:

-«Tamam, tamam.» Dedi. «Şu halde uykusunu

alamadığı için yorgun, üstelik de içmiş. Uykusuzluk

bazı insanların üzerinde etkili olur.»

Gillibrand'ın yüzü hemen aydınlanıverdi.

-- «Bak bu doğru ve akla yakın.»

Bir an Maisie'ye dikkatle baktı,  angry birds izle sonra yine sırıttı.

kötü komşular 2 full izle


kötü komşular 2 hd izleme seçeneği ile ekrana geldi

boşaltmış, yerine yük almıştı. Şimdiye kötü komşular 2 izle kadar işler

hep tıkırında gitmişti ve konvoy kısa bir süre sonra

fiyortun güvenliğinden çıkacak, Norveç sahilini

izleyerek güneye inecekti. Kuvvetli bir refakat filosu

yolda konvoya katılacaktı. Konvoyun hedefi Baltık

denizinde Stettin limanıydı... İngiliz Donanmasının

her zaman uyanık bulunmasına ve Norveç Sahil

Koruma'nın dikkatli devriye gezilerine rağmen

konvoyun hedefine kolaylıkla ulaşacağı

düşünülüyordu. Uzun geceler ve kıyı dağlarının

yüksekliği, daha önceki gemilere oldu-

ğu gibi, konvoya koruyuculuk görevini yapacaktı.

Konvoy değerli kereste ve maden filizi yükünü

Stettin'de boşalttıktan sonra, onlardan daha de-

ğerli yük alıp tekrar fiyorta dönecekti.

Bu nedenlerle, konvoy komutanı büyük bir gizlilik

içinde bir toplantı yapıyordu, ama bulunduğu

otelin altı mil ötesinde yapılanların farkında

değildi.

Svartfjord'un yüz elli metre üstündeki karanlık ve

dar boğazda bir adam karların arasında dikkatle

kayaların altında bulunan kavaklığa doğru

gidiyordu. Kavaklığa varınca, kimse tarafından

görülmediğinden emin olmak için çevresine bakındı,

ama bembeyaz kar örtüsünün üzerinde

kımıldayan hiç bir şey yoktu. Bunun üzerine

ağaçların arasına daldı ve hafif bir sesle seslendi:

-«Olaf, Olaf, neredesin?»

Hemen burnunun dibinden yükselen genizden

gelme kalın sesle ürperdi.

-«Buradayım, Jan Ericson, burada!.. Senin bir

Alman olup olmadığını kontrol ediyorum.»

Bu sözü uzun ve kalın bir kahkaha izledi. Ericson

kolunun tutulduğunu hissetti.

-«Gel, Jan. Skilerini çıkart da içeri gir.»

Ericson, ağaçlar arasında iyice gizlenmiş bir çadıra

götürüldü. Çadırın içinde hem gaz lâmbası hem de

gaz sobası yanıyordu. Çadırın bir köşesinde portatif

bir karyola, öteki köşesinde konserve yiyecekler

vardı. Ericson, bu çadıra benzer başka bir çadırda

verici radyonun olduğunu biliyordu.

Gaz lâmbasının ışığında Ericson'un ufak tefek,

ince yapılı ve korkak bakışlı bir kişi olduğu görüldü.

Telsizci Olaf Johansen, kırk yaşlarında iriyarı, kalın

kaşlı, dağınık kahverengi saçlı bir adamdı; askerî

bir pantolon ve deri rüzgârlık giymişti. Çadıra

girince elindeki 38'lik tabancayı portatif karyolanın

üzerine attı.

-«Ski sesini duyunca bir Alman araştırma

birliğinin burayı bulmak için kötü komşular 2 izle  dolaştığını zannetmiştim.»

baskın günü full izle


baskın günü hd izleme seçeneği ile sinemaya geldi

-«... Bu Norveçli vatanseverlerle birlikte baskın günü izle  ça-

lışacaksınız. İhtiyaçları olduğunda onlara yiyecek

atacaksınız. Teğmen Bergman gerekli gördüğü

takdirde baskınlar yapacaksınız. Teğmenin böyle

baskınları sık sık gerekli görmesini temenni ederim,

bu takdirde, sizi Güvenlik Örgütüne isteksizce

bağlayanlara kendinizi ispatlamış olacaksınız. Onlar

da bütün bunların arkasında yatan gizliliğin ne

olduğunu bilmiyor. Fakat Teğmen Bergman'a ve

ismini veremeyeceğim birine göre, son aylarda

aldığınız görevlerin çok üstünde görev alacaksınız

ve şimdiden eğitilmeye başlayacaksınız... Hayır, ne

olduğunu bana sormayın, çünkü sizin gibi ben de

bilmiyorum. Bütün bildiğim görevin son derece

önemli olduğu ve sizlerin bu görev için eğitilmeniz

gerektiği... Şimdi sözü birkaç dakika için Teğmen

Bergman'a bırakıyorum. Belki o sizi biraz olsun

aydınlatabilir. Teğmen Bergman...»

Üç adam ayağa kalkan Teğmene baktılar ve onun

başım salladığını gördüler.

-«Özür dilerim, baylar, çünkü benim söyleyebileceğim

her şeyi Hava Komodoru söylemiş bulunuyor.

Elbette, eğitim sırasında daha ayrıntılı

bilgi alacaksınız, ama şu anda daha ayrıntılı konuşmamak

için kesin emir almış bulunuyorum...

Yalnız, bu isin son derece önemli olduğuna ısrarla

parmak basmak isterim!..»

Teğmen Bergman özür dileyerek tekrar oturdu.

Davies omuz silkti:

-«Eh, işte siz de tanık oldunuz!.. Fazlasıyla

gizli.» Dedi. «Tahminleriniz benimki kadar doğru

olur.» Sonra; Davies Bergman'a döndü: «Pekâlâ,

büyük iş üzerinde söz edemezsiniz bunu anladık...

Fakat bu işe sebep olan temel ayrıntılar? Bu işle

ilgisi olduğunu söylediğin konvoydan ne haber?»

-«Henüz haber bekliyorum... Bir-iki gün

içinde haber alacağımı sanıyorum...»

Davies şimdi dikkatini Barrett'le Grenville'e

verdi:

-«Teğmenin aldığı haberlere göre, halen Bergen'in

kuzeyindeki fiyortlardan birinde toplanan bir

düşman konvoyu birkaç gün içinde güneye doğru

yola çıkacak Demirli oldukları sürece Gemilere

yapılacak bir şey olamaz, ama yola çıktıkları zaman

durum başka... Açıkça anlaşılacağı üzere bu iş bize

düşer, çünkü zaman faktörü dışında, konvoy

donanma; mayın tarlasının çok dışında kalmış

olacak... İşte bu nedenle mümkün olduğu kadar

çabuk harekete geçilmesini istiyorum. İşi garantiye

almalıyız... Uçaklarınızın bugün kontrolünü yapın

ve adamlarınızı buralardan fazla  baskın günü izle uzaklaştırmayın...

24 Nisan 2016 Pazar

ninja kaplumbağalar gölgelerin içinden tek part izle


ninja kaplumbağalar gölgelerin içinden hd izleme seçeneği ile sinemaya çıktı. Yaklaşan uçak seslerinin duyulması üzerine,

kadın barmen Maisie, hemen barın kapısına

koşmuştu. Maisie, siyah saçlı, kara gözlü, güler

yüzlü, oldukça güzel bir kızdı. Kapının ninja kaplumbağlar gölgelerin içinden izle önündeki

basamakta durarak her inen uçağa elindeki beyaz

peçeteyi salladı. Biraz sonra Maisie'nin yanına hızla

han sahibi Joe Kearns'de geldi. Kearns elli

yaşlarında, gözlüklü, tombulca, seyrek beyaz saçlı

ve sevimli, kırmızı suratlı bir adamdı. Son uçak

geçinceye kadar çiseleyen yağmur altında durarak,

onları seyretti.

Son uçak bir Bombay uçağıydı ve yöneticilerle

öteki alan subaylarını taşıyordu. Uçağın siyah

gövdesi süzülerek üstlerinden geçti. Sonra, o da

diğerleri gibi salma salına alana indi. Şimdi gökyüzü

yine eski sakin hâlini almış, renksiz bir tavan

gibi görünüyordu.

Maisie, isteksiz bir tavırla tekrar bara girdiğinde

gözleri hâlâ pırıl pırıl yanıyordu.

-«Böyle alçaktan uçarlarken ne kadar güzel

görünüyorlardı, değil mi? Kanatlarıyla selâm ve-

rişlerine dikkat ettin mi? Onlara el salladığımı

gördüler.»

Genç kızın genizden gelme sesinde mutlu bir

ifade vardı. Joe Kearns'ın dudaklarının kenarı

gülümsemeyle kırıştı:

-«Evet, seni gördüklerine hiç şüphe yok!»

Maisie'nin bara doğru yürüyüşünde bile bir de-

ğişiklik vardı. Elindeki peçeteyle tezgâhın üzerindeki

hayalî tozları temizledi.

-«Acaba nasıl insanlar? Geçen hafta ninja kaplumbağlar gölgelerin içinden izle gelen askerlerden

biri, özel görev için savaşçı bir filonun

geleceğinden söz etmişti. Askerin yanındaki onba-

şının ona ters ters bakışını hatırlarsan; işin içinde

bir şeyler olduğunu anlarsın.»

Kearns, yağmurun içeriye girmesini önlemek için

kapıyı kaparken:

-«Yakında her hâlde öğreniriz..» Dedi.

Maisie'nin bakışlarında dalgın, ama tatlı bir ifade

belirdi.

22 Nisan 2016 Cuma

bok bi o kalmıştı tek part izle


bok bi o kalmıştı  hd izleme seçeneği ile sinemaya girdi.  Şimdiyse benim anneanneme bu gece

eve ne amaçla gidemeyeceğime konusunda bir masal uydurmam gerekiyordu; tek

sorun onun masallara benim civarı kolay inanmamasıydı.

Yol boyunca kimseden ses çıkmadı. Her Biri bok bi o kalmıştı izle oturduğu yerde

somurtuyordu; yalnızca arada, kırmızı ışıkta durduğumuzda Jesse

direksiyona parmaklarıyla vurup tempo tutmuştu. Onun dışarısında arabada

ölüm sessizliği vardı. Normalde, durum ne civarı kötü olursa olsun, yolda

Vosvos'umuzla giderken birçok sıkılmazdık. Ya ben ve Jesse gevezelik eder

Ziya'yı kızdırırdık; ya Jesse ve Ziya kavga ederlerken ben eğlenirdim; ya da

biz Jesse'yle müzik seçimi yüzünden tartışırken Ziya ikimize ansızın bağırıp

o "gürültüyü" kapatmamızı söylerdi. Jesse metal ve rock müzikten

hoşlanırdı. Ben genelde ona uyardım. Ziya ise tabiatı gereği "musiki

şinas"tı; Türk Sanat Müziği severdi. Bol çeşnili bir zevkimiz vardı; hatta

arada hep beraber türkü çığırdığımız bile olurdu.

Fakat bu gece değil müzik dinlemek, bir iki tümce dışarısında kimse

konuşmamıştı. Benim de ağzımı açmaya niyetim yoktu. Belki kalabalık

yüzündendi; normalde Vosvos'ta yalnızca üçümüz olurduk ve ben istediğim

kadar maymunluk yapabilirdim. Ama şimdi ötekilerin, öncelikle de Ömer'in

yanında bir şey demeye cesaret edemiyordum. O civarı gergin ve sinirliydi

ki, ortam da gerilmişti. Her Birimiz endişeleniyorduk tabii ama hiçbirimiz

Ömer'in yaptığı benzeri kırmızı ışıkta duran Jesse'yi azarlamaya kalkmamıştık.

Oraya ilk olarak gitmek istemesini anlıyordum ama bana kalırsa Jesse'nin

sabrını da, kendi şansını da zorluyordu.

Yaklaşık yarım saatlik bir yoldan daha sonra Ümraniçin'ye varmış, Ömer'in

tarifiyle adresi bulmuştuk. Kayıp ekip görev amaçlı buraya gönderilmişlerdi ve

ne olduysa da burada olmuştu. Minibüsle arka bok bi o kalmıştı izle mahallelere gerçek yol aldık.

Dkinci ekip de bizi izliyordu. Ömer'in talimatıyla inşaatların olduğu ıssız bir

bölgeye girdik. Gösterdiği yerde artık inşaat halinde bir apartman vardı.

Beş katlı bir binaydı ama daha duvarları bile yoktu; yalnızca tuğla ve

betondan meydana iştirak eden büyük bir yığındı sanki. Etrafında da ona aynı başka

yarım inşaatlar ve beton yapılar vardı. Çok ıssız bir yerdi; en yakın evin

ışığı bile çok uzaktaymış benzeri görünüyordu. Bizimkilerin ne amaçla buraya

göreve gönderildiklerini tanımlamak hiç güç değildi; bu tekinsiz arazide garip

şeylerin olması çok olağandı.

21 Nisan 2016 Perşembe

siyahın elli tonu tek part izle


Siyahın elli tonu hd izleme seçeneği ile sinemaya geldi. --Senin amaçlı kolay. Sen; dün derse kalkmıştın. Ben

çoktandır kalkmadım. Korkarım sıra siyahın elli tonu izle bendedir.

 --Dkinci bölüm, onuncu satırdan yirmi üçüncü satıra

kadar çalışılmayacak, işaretlemiş miydin?

 --Yoo!

 --Sakın o bölümü de bellemeye kalkma. Şimdi sana

uğrayayım da çalışılmayacak yeri göstereyim istersen?

 --Dyi olur!

 Böylelikle, okul tekrar yerleşiyordu kafalarına. Oysa,

ne de çabuk unutmuşlardı. Nemeçek ölmüş olsa bile, öğretmen

Racz yaşıyordu. Her şeyden öncelikle kendileri de yaşıyordu.

 Yürümeyi sürdürüp, akşam karanlığında gözden kayboldular.

Boka, ne amaçla sonra yapayalnız kalmıştı işte. Ne

var ki, kalede daha çok kalmadı. Geç olmuştu. Kiliseden

akşamın hafif zil sesleri geliyordu.

 Burçtan aşağıya inen Boka, kulübenin önünde durdu.

Pal Sokağına bakan kapıdan içeri girip, kulübesine dönen

Yano'yu gördü. Yakınında Hektor vardı. Bir yandan yerleri

kokluyor, bir yandan da kuyruğunu sallayarak ilerliyordu.

Boka, iyice yaklaşsınlar diye bekledi.

 --Küçükbey, eve gitmek yok mu bugün? diye sordu

bekçi Yano.

 --Gidiyorum ya işte!

 Bekçi Yano sırıttı.

 --Evde var güzel, ateş gibi yemek.

 --Güzel, ateş gibi yemek, diye yineledi Boka bir robot

benzeri.

 Ve ansızın Rakoşi Sokağındaki siyahın elli tonu izle terziyle karısını hatırladı.

Belki, şu sırada onlar da akşam yemeğine oturmuşlardı

mutfakta. Odada, mumlar yanıyordu herhalde. Bay Çetneki'nin

iki düğmeli, güzelim kahverengi takımı da orada olsa gerekti.

 Kulübeden içeri rastgele bir göz attı. Tahta duvara garip

şeyler dayalıydı. Yuvarlak, kırmızı, beyaz teneke levhalar!

Hani tren bekçilerinin ellerinde görülen gereçler vardır,

işte onları andıran birşeyler. Bir de üç ayaklı bir sehpa

vardı. Tepesinde de sarı pirinçten bir boru... Sonra, beyaza

boyanmış kazıklar...

 --Bunlar da neymiş? diye sordu.

 Yano, içeriye baktı.