15 Mart 2016 Salı

emicem hospital netten izle



emicem hospital online izleme özelliği ile beyaz perdeye giriyor.gidip geliyor. Kadının feryadını yere düşen bir şeylerin gürültüsü izliyor. "Allahım tekrardan o, kurtar ya Rabbim.

Geri git, ışığı yere tut." iğneyi düşürdü hertakdirde, bak işte orada, parlıyor. İğneyi yerden alıyor, titreyen elleriyle

anahtar deliğine sokup ışığı tekrar yaklaştırmamı istiyor. Kısık sesle mırıldanıyor:

"Euzübillahimineşşeytanirracim, bismillahirrahmanirrahim (döl yatağı). Allahüle ilahe illa hüvel hayyul gayyum. La te emicem hospital izle

huzühü, lambayı gerçek tutsana." Titremesin diye iğneyi tutan elini başka eliyle tutuyor: "Tamam, düştü. Anahtar,

anahtar nerede? Anahtarı nereye koyduk?" Odasına giriyor: "Lambayı getir buraya."Sandığın üstüne bırakmış,

alıp hızla kadının kapısına gidiyor, ben de arkasından: "Euzübillahimin eşşeytani rracın,

Bismillahirrahmanirrahim (döl yatağı)." Sesi fısıltıya dönüşüyor. Anahtar kilitte dönüyor, kapı açılıyor.

Kadın yerde yatıyor, başı kapıya dönük, yanında devrilmiş rahle var, taburenin üstünde fitili kısılmış gaz

lambasının ışığı titriyor. "Anne! Anne, ne oldu?" Kadının başı yavaşça geriye dönüyor, hareketlerine mukayyet

değil, gözleri yalnızca ak sanki, gözbebekleri yok. Başıyla işaret ediyor, kaşlarını kaldırıyor, sesi inilti benzeri,

anlaşılmıyor, "Gelmeyin, dışarı çıkın" diyor sanki. Ağzı açık, köpük köpük olmuş ince dudakları belli belirsiz

kıpırdıyor: "Ya Kahhar, ya Settar, ya Cabbar..." Kızın fısıltıları hızlanıyor, kadın yerde, kız ayakta bilinmeyen

bir şeye dualarla karşı koyuyorlar. Birden bir rüzgâr perdelere vuruyor, tül ve perde havalanıyor. Rüzgâr odanın

içinde dönenip tiz bir ıslık çalarak üstümüze gerçek geliyor. Kız çığlık atarak eğiliyor, ben öylece kalıyorum.

Önce taburedeki, sonra elimdeki lamba rüzgârdan sönüyor.

Karanlığın içinde beyaz bir rüzgar dört yanıma dokunuyor, bedenimi okşayıp geçiyor, ışığından kendimi emicem hospital izle

görebiliyorum. Her yan karanfil kokuyor sanki. Korkunç bir hızla odadan çıkıp sahanlıkta dolaşıyor,

korkulukların arasından geçip dağılıyor, sahanlık, merdiven görünmez oluyor. "Kibrit, kibrit nerede Anne?"

Kadının sesi çıkmıyor, anlaşılmaz bir mırıldanma yalnız. "Gümüşlükte mi, gümüşlüğün üstünde mi? Tamam,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder