2 Mayıs 2016 Pazartesi

şeytanın çocukları el-ebyaz full izle


 şeytanın çocukları el-ebyaz  hd izleme seçeneği ile ekrana geldi

iki kap kaçak, tava, şeytanın çocukları el-ebyaz izle  bıçak, kaşık ve bardak olarak kullanabileceğimiz reçel kavanozları. Ayrıca bir battaniyeyle

yastık getirip, bunları ödünç olarak verdiğini söyledi. Daha fazlasını yapamam, dedi. Kocan kıçını kaldırıp bir iş

bulsun. İşsizlik sigortası alsın, ya da St. Vincent de Paul Derneği'ne gitsin.

 Odada bir ocak vardı. Çayımızı kaynatabilecek, paramız olunca yumurta pişirebilecektik. Bir masa üç

sandalye ve bir de karyola vardı. Karyola için annem, hayatımda gördüğüm en büyük karyola, dedi.

 O gece bir yatak yüzü görmekten mutluyduk. Yerlerde yat-maktansa, bir yatakta altı kişi yatmaya razıydık.

Ne polisler ne büyükanneler vardı artık. Biz bizeydik. Malachy komiklikler yaptığında, doya doya

gülebiliyorduk.

 Annemle babam karyolanın baş tarafına enine yattılar. Malachy ile ben de ayak ucuna. İkizler aramızda gidip

geliyor,

 nerede rahat ederlerse oraya kıvrılıyorlardı. Malachy, ye ye ye diyerek, bizi epeyce güldürdükten sonre

uyuyakaldı. Sonra annemin uyuduğunu gösteren o küçük hınk hınk hınk sesleri duyuldu. Oliver uykusunda

ağlamaya başladığında, ay ışığında yatağın öteki ucuna baktığım zaman babamın henüz uyumadığını fark

ediyordum. Oliver'e doğru uzanıp onu kucakladı,şişşt dedi.

 Derken, Eugene uyandı. Ah, anneciğim, anneciğim, diye bağırarak ağlıyordu. Babam kalktı. Ne oldu? Neyin

var oğlum? Eugene ağlamaya devam ediyordu. Babam yataktan kalkıp gaz lambasını yaktı. O zaman

etrafımızda uçuşan pireler gördük. Hepimizi ısırmışlardı. Onları yakalamaya çalıştıkça, zıplayıp ka-

çıveriyorlardı. Isırıklarımızı kanatana kadar kaşıdık. Eugene, avaz avaz ağlar, annem, ah Tanrım hiç rahat

edemiyecek miyiz? diye söylenirken, yataktan kalktık. Babam bir kavanozda tuzlu su yaptı ve ısırıklarımızın

üstüne sürdü. Tuz feci bir şekilde yakıyordu, ama babam az sonra geçeceğini söyledi.

 Annem kalkmış, ikizleri kucağına alıp ateşin karşısına oturmuştu. Babam da pantolonunu ayağına geçirip

yatağı arka bahçeye taşıdı. Çaydanlığa su doldurup bana verdi. Yatağı duvara dayadı ve ayakkabısıyla

vurmaya başladı. Bana, yere bol bol su dök, diyordu. Düşen pireler boğulsun. Limerick'te ay olağanüstü

parlaktı.şeytanın çocukları el-ebyaz izle  Parlak ışığı yere döktüğüm suyun üzerine vuruyordu. O 

1 yorum: